Geleceğimi göremiyorum ya siz?

Merve Dilmeç köşe yazısı

Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!

Merve Dilmeç köşe yazısı

Biz öğrencileri geleceğini değiştiren bazı dönüm noktaları var. Bunların başında üniversite sınavı geliyor… Aslında eğitim hayatımız boyunca sınavlara giriyor gideceğimiz okulları seçerek geleceğimize doğru adım adım ilerliyoruz…

Üniversite sınavı ve tercihlerimiz ise biz öğrencilere köprüden önceki son çıkış gibi geliyor… Bizler bu dönemde gelecek kaygısı, sınav stresi, aile ve mahalle baskısı gibi birçok sıkıntı ve stres yaşayabiliyoruz.

Tam bu stres ve sıkıntılar bitti derken üniversite hayatına alışma sürecimiz ve yoğun temposu…

Bir anda okul hayatımız, öğretmenlerimiz, arkadaş çevremiz ve yaşadığımız şehir değişiyor.

Değişikliklere alışamadan herkeste bir beklenti… bizden muhteşem bir performans…

Bunların ardı sıra maddi ve manevi sıkıntılar ise cabası…

Bu süreçte hayatın gerçeklikleri ile yüzleşmeye başlıyoruz… Böylece kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı öğreniyoruz…

Yetmezmiş gibi bir de gelecek kaygısı yaşamaya başlamak… Kim yaşamaz ki?

Çünkü günümüz şartlarında maalesef iş bulmak çok zor. Birçok alanda işsizlik artışı… ve ne yazık ki önüne geçilemiyor…

Geçtiğimiz yıllarda Giresun Üniversitesi’nden mezun olan ve okulunu dereceyle bitiren bir arkadaşımız ile karşılaştık. Tüm emeklerine ve başarılarına rağmen çalıştığı yer bir pastane…

Öğrendim ki bir başka arkadaşımız ise A101’de… Ne yazık ki hayatımızda buna benzer birçok örnek…

Benzer biçimde Eğitim Fakültesi mezunu arkadaşlarımız. Okullarda öğretmen açığı çok ama atanamayan aday öğretmenler de çok…

Şanslı olanlar… Kadrolu olarak işe başlamaları gerekirken birçoğu sözleşmeli başlıyor… Ve yıllardır verdikleri emeklerin karşılığını alamıyor…

Birçok alanda iş verenler o işin eğitimini alan kişilere iş imkânı sağlamak yerine liyakat doğru çöpe… Birilerinin yardımıyla bir yerlere gelen torpili kişilere iş imkânı…

Kimi zaman ise işe göre kişi yerine kişiye göre iş…

Gerekçe ise genelde hep aynı… Üniversiteden yeni mezunların iş tecrübelerinin olmaması… okula yeni başlayacak olan bir çocuğu okuma yazması olmadığı için okula almamakla eş değer…

Fakülte bitip mezuniyetten sonra stres üstüne yeni stresler… KPSS’ler ve ALES’ler… Daha niceleri… Bu sınavlardan yüksek notlar alsak bile ardından mülakatlar…

Ve işe alınıp alınmayacağımızı bu mülakatlar belirliyor… Yıllardır verdiğimiz emekler ise bu sınavlara ve mülakatlara bağlı olduğu söyleniyor…

Çevre baskısı ise cabası… Ne zaman işe gireceksin, okudun da ne oldu gibi buna benzer daha birçok şey…

Neler mi?

Her an her yerde şiddet, cinayet, nefret söylemi, ötekileştirme, ayrım… Her an her yer suç mahali…

Sonra mı ne oluyor?

Gençler geleceklerini göremiyor… Bir umutsuzluk sürüyor…

Bugün gençlerin başka ülkede yaşamak istemeleri şaşırtmıyor…

Maalesef beyin göçü geliyor gündeme…

Gençler olarak çeşitli nedenlerle doğup büyüdüğümüz yerleri bırakıp yurt dışında daha iyi olanaklara sahip ülkelere gitmeyi bile düşünür hale geliyoruz…

Oysa önemli olan insanın kendi yurdu…Orada özgürce esenlik içinde yaşamak… İnsanların bizlerin nasıl insanlar olmamız hakkında düşündükleri değil… Bizim hayallerimizi gerçekleştirip mutlu olmamız…

Bulutsuzluk Özlemi’nin Beynim Zonkluyor şarkısındaki gibi… bir şeyler yapmalı… ama ne?