SUSMAK EN BÜYÜK EZİYETTİR

Susmak en büyük eziyettir

Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!

Merhaba sevgili okurlarım,

Bazen bir şeyler yavaş yavaş bozulmaz; doğrudan çöker. Biz de tam böyle bir çöküşe tanıklık ediyoruz. Ekonomi sadece verilerden ibaret değildir. Ne yazık ki yaşam, sözleşmelerle ya da yasalarla güvence altına alınmadığına emin olacak kadar gerçek. Çocuklara sadece haklarını değil, yaşam borçluyuz! Sokakta boş beslenme çantası taşıyan minik eller bize gerçek hayatın çöküşünü gösterir.

Susarak değil, sorgulayarak, sorarak çıkabiliriz karanlıklardan aydınlıklara. Tarih krizleri değil; krizler karşısında susanları unutmaz! İtiraz etmeyi suç, sorgulamayı tehlikeli sayan bir topluma dönüştük. Bizler sadece hayatta kalmak istemiyoruz; onurlu bir yaşam sürdürmek istiyoruz.

Şimdi kendimize şunu soralım: Bir ülkede her üç çocuktan biri kahvaltı yapmadan okula gidiyorsa; her dört aileden biri çocuğunun eğitim masraflarını karşılayamıyorsa, bu ülkenin gerçek sorunu hâlâ döviz kuru mu? Enflasyon mu? Hayır. Asıl sorun, yönetenlerin vicdanlarıdır.

Bizler sizlere istatistiklerden bahsetmiyoruz; gerçek hayattan bahsediyoruz. Herhangi bir mikrofonun önüne geçip çocukların biricik olduğunu savunuyordunuz. Her çocuğun aynı, eşit bir eğitimi almadığını biliyoruz. Peki bunca yasa, sözleşmeye rağmen neden çocuk haklarına ulaşılamıyor? Neden çocuklar çalışıyor ya da çalıştırılıyor? Yoksulluk, aile içi problemler için mi?

Çocukların çıkaramadığı sesi biz çıkartmalıyız. Çocukların eğitim alabilmesi için her türlü yükümlülüğü almakla sorumluyuz. Sadece görünen değil, görünemeyen her çocuğun yaralarını iyileştirmek boynumuzun borcudur. Çocuk emeği olan her şey lanetlenmelidir.

Bütün çocuklara koşulsuz, şartsız maddi destek verilmesine çağırıyorum yetkilileri. Çocukların çocuk olmasını engelleyen bütün yasaları lanetliyorum tekrardan. Çocuğun doğduğu ev kaderini mi belirleyecek? Nerede adalet, nerede eşitlik?

Kamuoyunun sessiz onayı olmasa çocuklarımız bu hâlde olmazdı. “Zorunlu tercih”, çocukların elinden her geçen gün her şeyini alıyor. Biz bu duruma kader deyip geçecek miyiz? Vicdanımızı susturup hayatımıza devam mı edeceğiz?

Çalışarak kardeşlerini okutmaya çalışan 13 yaşındaki çocuk, bizlerin pas tutmuş kalplerine ışık tutar nitelikte.

Bir dahaki yazımda görüşmek dileğiyle, çocuklara karşı tutum ve algıların değiştiği bir dünyada yaşamak ümidiyle.