Ahlak eziyeti sineye çekmektir
Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!Merhaba sevgili okurlarım;
Ahlak konusu, uzun yıllardır toplumların gündemini meşgul eden konuların başında gelmektedir. Yaşadığımız son olaylarda bunun hiç de doğru yönde ilerlemediğini görmekteyiz. Yapılan siyasetin ahlaksız –mış gibi yansıtıldığı, zihnimizi meşgul edip duruyor. “Acaba öyle mi?” diye kendimizi düşünmekten alıkoyamıyoruz.
Geçmişimizden gelen değerlere bağlı kalmadan sürdürülen siyaseti kabul etmemeliyiz. İnsan yaşamı başladığında; önce aile, daha sonra okulda ahlak eğitimi verilmeli. Başkasının ahlakından bahseden kimsenin kendisi kötü ahlaklıdır. Başkasının ahlakından bahsediyorsak, bu kendimizin kötü ahlaklı olduğunun alâmetidir… Bilmem anlatabildim mi?
Ahlakı önemsemeyen bir toplum, hukuku önemsemeyen bir demokrasi… Bu bir felaket habercisidir. Eylemlerin ahlakı olup olmadığını, hitap ettiğimiz kitle belirler her zaman. Ne demiş Friedrich Nietzsche: “Bir hamam böceğini öldürürsen kahramansın, bir kelebeği öldürürsen şeytan.”
Ahlakın estetik standartları vardır. Sorun aslında vahim derecede toplumsaldır. Ahlakın içeriğini boşaltarak siyasete indirgeyemeyiz. “Önce ben böyle olmayacağım.” demeliyiz.
Nasıl savrulduğumuza bir bakın! İdeallerin, hayallerin, millet sevdasından kopup; makam, mevki peşine düşenlere bir bakın! Önümüzdeki tuzağı herkes görmeli. Bunları konuşuyor muyuz? Bu çağda modern ahlak ve modern hukuk denetim altında yürütülmüyor. Sadece sansürleyip, yaşanılan olayları yüzeysel bir şekilde topluma aktarmaya çalışıyorlar.
Topluma, yüksek ahlaklı değerlerle anlatılması zarurettir. Bırakın, halk kararını versin. Yapılan yolsuzlukları ahlakla, dinle örtbas edemeyiz. Sadece kendi ahlakımızı, kendi etnik kimliğimizi kandırmış oluruz. Konu; benim partim, senin partin değil… Devletin parasal sürecini şeffaflıkla, denetimle yürütmeliyiz. Yoksa bu sorunu çözemeyiz.
Tekrarlıyorum;
Önce halk!
Önce seçmen!
Önce vatandaş!
Bir dahaki yazımda görüşmek dileğiyle…
Ahlaklı bir siyasetin oluşması dileğiyle.