Bir avuç kömür için
Thank you for reading this post, don't forget to subscribe!Merhaba sevgili okurlarım,
İnsanların hayatına bıçak gibi son veren, kitlesel cinayet düzeyindeki Soma faciası kadar acı veren ne olabilir ki? “Aşağıda ölüm var, yukarıda açlık. Aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki açlık kesin.”
Neden ülkemizde faciaların bitmek bilmediğini sorgulamak, nedenlerini bulmak, sorumlularını cezalandırmak ve tekrar etmemesi için gerekli önlemleri almak bu kadar zor? İnsan yaşamını acımasız bir oyun haline mi dönüştürdüler? Verdiğimiz kayıplar acımasızsa, devam etmekte insanımızın yaşamını değersizleştiren nokta ne oldu tam olarak? Vicdanımız mı?
Soma’da yaşanan sadece bir kaza değil; denetimsizliğin, emek sömürüsünün, para hırsının, sorumlulukların görmezden gelinmesinin yarattığı büyük bir vicdan felaketidir. O gün sadece yerin altında değil, yerin üstünde vicdanlarımız da karanlığa gömülmüştü.
Bizler, yerin metrelerce altında çalışan her madencinin alın terinin ve yaşam hakkının kutsal olduğuna inanıyoruz. Ya sizler?
Hesap sormaya ve emeğin yanında durmaya davet ediyorum herkesi!
Onların da hayalleri vardı.
Çocuklarının okuyup faydalı bir insan olması, evlenip yuva kurması… Ama hayallerini, her şeylerini ellerinden çaldılar.
Maden şehitlerine mezarında bırakılan mektuplardan birini vicdanımızla, sessizce okuyalım:
**“Sevgili babacığım, ben oğlun Onur.
Sevgili babacığım, herkes seni seviyor. Ben seni herkesten daha çok seviyorum. Kerem de seni çok seviyor. Bana gelip ‘Başın sağ olsun.’ dedi. Mezara birlikte geldik.
Sen orada rahat mısın? Seni çok özledim. Mezarında çilek, fasulye ve çiçek var. Benim şiirlerimi çok seversin umarım. Çünkü hep yazacağım.
Seni çok seviyorum. Ömür boyu seni özleyeceğim. Ne kadar iyi birisin… Umarım sen de beni özlersin.
İstanbul’dan, Ankara’dan gelenler var. Yani herkes seni çok seviyor. Herkes mezarına toplandı. Yasin okudular. Ömür boyu yanındayım. Sana iyi günler.
Şimdi şiirimi yazacağım:
Çok çektin çileyi
Düşünmedin hileyi
Canım babacığım,
Ben babamın oğluyum.
Onur.”