Kalenin inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, bazı kaynaklar M.Ö II. yüzyılda Pontus Kralı I. Farnakes tarafından yaptırıldığını öne sürmektedir. Bizans Dönemi’nde ise, denizden 100 metre yükseklikte bulunan bu stratejik nokta, yaygın bir yerleşim yeri haline gelmiş ve “kale-şehir” olarak anılmıştır. Giresun Kalesi, iç ve dış kale olmak üzere iki bölümden oluşur; iç kalede bir saray kalıntısı da bulunmaktadır. Kale duvarları, güneybatıdan başlayarak kenti çevrelemekte ve kuzeydoğuya doğru uzanmaktadır. Kalenin kuzeyinde ise blok taşlarla örülmüş mağaraların sığınak olarak kullanıldığı düşünülmektedir.
Giresun Kalesi, sadece tarihi bir yapı olarak değil, aynı zamanda doğal güzellikleriyle de göz kamaştıran bir noktadır. Ziyaretçiler, kaleye tırmanırken etraflarındaki yeşil ve mavinin buluştuğu manzarayı izlerken adeta zamanın durduğunu hissederler. Kale, Giresun’un tarihini ve kültürel mirasını günümüze taşıyan önemli bir simgedir ve ziyaretçilerine geçmişin derinliklerine yolculuk yapma fırsatı sunar.
Giresun Kalesi aynı zamanda milli mücadele döneminin önemli simalarından biri olan Topal Osman Ağa’nın anıt mezarına da ev sahipliği yapar. Bu mezar, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesi sürecindeki kahramanlık öykülerini hatırlatan önemli bir semboldür. Kale bugün, piknik ve gezi alanı olarak düzenlenmiş olup, ziyaretçilere hem tarihi bir atmosfer sunar hem de şehrin panoramik manzarasını gözler önüne serer.
Giresun Kalesi’ne ulaşım oldukça kolaydır. Şehir merkezinden yürüyerek veya özel kale dolmuşlarıyla rahatlıkla gidilebilir. Yürüyüş yolculuğu, Giresun’un sokaklarında geçmişle günümüzü buluşturan bir keşif serüveni sunar. Dolmuşlar ise ziyaretçileri kaleye kadar götürürken, etrafınızdaki doğal güzellikleri ve tarihi atmosferi doya doya yaşamanızı sağlar.
Sonuç olarak, Giresun Kalesi sadece bir tarihi eser değil, aynı zamanda Giresun şehrinin kültürel kimliğinin bir parçasıdır. Ziyaret edenler için hem tarih dolu bir yolculuk hem de doğanın eşsiz güzellikleriyle buluşma fırsatı sunar. Giresun Kalesi’nin surları, Helenistik döneme ait olduğu düşünülen bronz duvarlarıyla geçmişten gelen bir mirası günümüze taşıyan önemli bir anıttır.